“ÖĞRETMENDEN ÖĞRETMENİNE MEKTUP” YARIŞMASI  İL BİRİNCİSİ ÇAĞ KOLEJİ

“ÖĞRETMENDEN ÖĞRETMENİNE MEKTUP” YARIŞMASI  İL BİRİNCİSİ ÇAĞ KOLEJİ
“ÖĞRETMENDEN ÖĞRETMENİNE MEKTUP” YARIŞMASI  İL BİRİNCİSİ ÇAĞ KOLEJİ

“ÖĞRETMENDEN ÖĞRETMENİNE MEKTUP” YARIŞMASI  İL BİRİNCİSİ ÇAĞ KOLEJİ

 

KELEBEK ETKİSİ

Zorlu bir günün ardından evdeki rutin işleyiş ve haber kanalları arasında kayda değer bir program yakalamak umuduyla gezinirken bir kanalda 13 yaşındaki çocuğun hırsızlık yaparken yakalandığı görüntüler, bir diğer kanalda henüz 18 yaşındaki bir gencin annesini dövdüğü görüntüler gösteriliyordu. Cesaret edip bir başka kanala geçemedim. Düşündüm sonra çocukları, onların ailelerini, arkadaşlarını ve öğretmenlerini… Ben olsaydım dedim sonra, dokunabilir miydim yüreklerine, o güzel yüzlerini çevirebilir miydim doğruluğa, güzelliğe? Anne baba olarak hepimizin çocuklarımızı yetiştirirken yaptığımız hataları bir öğretmen olarak temize çekebilir miydim? Sonra siz geldiniz aklıma ve yazmak istedim…

Sevgili Öğretmenim,

Umarım ışığınızla etrafı hala aydınlatıyorsunuzdur; küçük kalplerimize dokunarak o kalplere umut aşılayarak, istedikten sonra her güçlüğün altından kalkabileceğimizi söyleyerek bizleri nasıl değiştirdiğinizi, yaşama nasıl hazırladığınızı şu an daha iyi anlıyorum.

Bir öğretmen çocuğu olmama rağmen anneler çocuklarının gözünde hep anne olarak kalıyorlar. Öğretmenleri ise bir ikon misali düşüncelerinde… Siz de benim için öyleydiniz. Güler yüzünüz, bizlere yaklaşımınız, öğretme çabanız, herkesin içindeki cevheri görüp çıkarmaya çalışmanız hepimizi, ziyadesiyle de beni etkilemişti. Dün gibi hatırlıyorum, ortaokul 1.sınıftaydım. Resim ve karikatür çiziyordum hatta bir seferinde çizimlerimi dikkatle inceleyip ‘’ Asteriks seviyesinde esprilerin ve çizimlerin var.’’ demiştiniz, çok mutlu olmuştum. Her gün bir şeyler yapar getirirdik size; kimi kağıttan kuş, resim, çöpten adam, heykel yapar, maç anlatır, taklit yapar ne olursa kim ne sunmuşsa inceler, beğenir, güdülerdiniz bizleri, devam etmemiz için.

 Kitap sevgim de o günlerden… Martı Jonathan’ı, Küçük Prens’i okutmuştunuz bizlere, resimlerini tahtaya çizerek sorular sorup yaşayıp yaşatarak anlatmıştınız bizlere. İngilizce dersleri de rehberlik saatleri de sizinle güzeldi, sizinle öğrenmek güzeldi öğretmenim.

 

 

 Sonra başka bir şehre taşındınız ve biz sizden mahrum kaldık. Şimdi düşünüyorum da sadece bir yılda bende bıraktığınız etki hayatıma yön vermiş, beni ben yapmış. Hani Mark Twain der ya‘’ İnsanın iki doğum günü vardır: Doğduğu gün ve neden doğduğunu anladığı gün.’’ Siz bize neden doğduğumuzu anlamamızı sağladınız. Bizler, sizinle geleceğe umutla bakmayı öğrendik. Hep söylerim Saniye Akay son sınıfa kadar bizim öğretmenimiz olsa idi bu sınıfın hepsi Türkiye’nin hatta dünyanın sayılı kişileri arasında olurdu.

Bizler mi öğretmenim? Sizden sonra kalbimiz kırık ama başımız dik yolumuza devam ettik. Bir yılda ektiğiniz tohumlar yavaş yavaş büyüdü. İstediğiniz gibi hepimiz okuduk, önce ailemize sonra ülkemize faydalı olabilmek için. Ben ise Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü’nü bitirdim. Şu an matematik öğretmeniyim. Sizin bizlere sık sık söylediğiniz ‘’ Ne yaparsan yap ama en iyisini yap.’’ sözünüzü mesleğimde ve hayatımın her alanında uygulamaya çalışıyorum.

26 yıllık öğretmenlik hayatımda hep şu soruyu soruyorum kendime. Kendi çocuğumun öğretmeninin ben olmasını ister miyim? Siz bana bu mesleğin kudretini, yaptırabileceklerini ve yaşatabileceklerini yıllarca farkına bile varmadan işlemişsiniz yüreğime. Öyle ki attığım her adımda bu sorumluluğu hissediyor ve daha iyisini yapabilmek için çalışıyorum.

 Öğrencilerime sizin gibi yaklaşıyorum, hep bir şeyler arıyorum onların bakışlarında, herkesin anlayabileceği gibi anlatmaya çalışıyorum. Matematiği yaşayarak ve yaşatarak öğretmek için önce sevmelerini sağlıyorum. Çünkü sevmeden ve inanmadan hiçbir şeyin başarılamayacağını biliyorum.

Değerli Öğretmenim, siz de takdir edersiniz ki insanlar anne babalarını seçemedikleri gibi öğretmenlerini de seçemezler. Çocuklarımızın okulda bir derste öğrencinin yüreğine dokunacak öğretmene değil, bütün derslerde öğrencilerin yüreklerine dokunacak pek çok  öğretmene ihtiyacı var.  İyiliğin, güzelliğin, doğruluğun, öğretme ve öğrenme aşkının, sevginin ve saygının kelebek etkisiyle yayıldığı  bir  eğitme ve öğretme misyonu istiyorum. Tıpkı sizin bendeki etkiniz gibi ben de sizden öğrendiklerimi aktarmak ve öğrencilerimin anladıklarını o pırıl pırıl gözlerinden anlamak istiyorum.

İyi ki varsınız Sevgili Öğretmenim, bana kattığınız tüm değerler için size minnettarım. Yolum bana çizdiğiniz yoldur. Esen kalın.